ZigZag
RENGİN (4,5 AY)
ZigZag

Merhaba,
Hikayesi ibretlik fakat Çiğdem’in çabası ile takdire şayan bir “Mutlu Son”a dönüşen bir süreç bizimkisi. Zira sadece “uyku eğitimi” deyip geçmeyin (“neeee, uykunun da eğitimi mi olurmuş” şeklindeki kinayelere ve eleştirilere rağmen); anne olarak bana müthiş bir farkındalık, kızımız Rengin’e ise gözle görülür bir olumlu sıçrama kazandırdı. Çünkü Çiğdem sadece bir uyku koçu değil, aynı zamanda annelik tecrübesini profesyonel birikimiyle harmanlayabilmiş, duyarlı, dikkatli, özenli ve sabırlı bir uzman. (ve biliyorum ki, bu satırlar karşısında tevazu gösterecek kadar da alçak gönüllü ? )

photoRengin’e böyle bir destekle, kendi yatağında uykuya dalabilme alışkanlığı kazanabilmesi yönünde rehberlik etmeye karar verdiğimizde Rengin 3 aylıktı ve benim için “kendimden geçtiğim” bir 3 ay geride kalmıştı. Zira Rengin hiç emzik kabul etmedi;biz de zorlamadık zaten. Çoğu ebeveynin uykuya dalmada bir kolaylaştırıcı olarak kullandığı emzik bizde olmayınca; evet ben emzik haline geldim.

Bununla birlikte Rengin doğduğu andan itibaren vık dememiş/dedirtilmemiş bir bebekti. Evet, doğru tahmin ettiniz; “ağlatmayın şu çocuğu” sendromu bizim ailenin de 4,5 aylık tek gündemiydi. Zaten -ve çok şükür- gaz sancılarından mütevellit ağlamalar yaşamamıştık. Ve kolik gibi bir dertten de muzdarip olmamıştık.

Kısacası Rengin “mutlu” bir bebekti ve onun mutluluğu tek öncelikti. Taa ki Rengin 12. hafta büyüme atağını aylatıp, yenidoğan frekansından “algıları açılmış bebek” frekansına geçene kadar.

Zaten az süreli (45 dakika) ve sayısı günde yediye kadar çıkan gündüz uykuları yarım saate ve hatta 20 dakikalara düşmeye başladı. Rengin’i kollarımda ve mememe yapışık bir halde sallayarak uyutmaya çalışmak bazen 1 saati buluyordu. Rengin yeter ki yarım saat uyuyabilsin diye verdiğim bu çabanım sonunda fiziksel olarak gücüm kalmadığı gibi, zaman geliyor kişisel ve zaruri ihtiyaçlarım için 6 saat beklediğim örnekler mevcuttu. Üstelik Rengin’in “uyku kalitesi” o kadar kötüydü ki, uyanık kaldığı 1,5 saatlik zaman sürekli mızıklayan ve kucak isteyen bir bebek haline gelmişti. Sonuçta fiziksel olarak dağılmış, psikolojik olarak tükenmiş ve çok sevdiği kızına tahammül sınırları zorlanan bir anne haline gelmeye başlamıştım.

Sevgili eşim Çağdaş sonunda bu durumu çözmemiz gerektiğini söyledi  birgün. Ve araştırmaya başladık. Karşımıza “uyku eğitimi” konusu çıktığında, ekolleri ayrıntısıyla didikledik. Yöntemleri de araştırdık ve bir yöntem, bize ve Rengin’imize çok daha uygun geldi. Hatta bu süreçte yaşanması muhtemel “ağlama” hallerinin Rengin üzerindeki etkisinden emin olmak için, benim de parçası olduğum “Aile Dizimi Terapisi” ekolünden, sevdiğimiz bir terapistten Rengin’in güvenli bağlanmasına ilişkin görüş de aldık ve ikna olduk.

Sıra uygun “kişiyi” aramaya geldiğinde itiraf etmeliyim internet üzerindeki arama motorlarında öne çıkan isimlerden başka kimseyi bilmiyorduk. Yaptığımız 1-2 görüşmede tatmin olmamıştık, içimiz rahat değildi, taa ki Çiğdem’i Dubai yıllarından tanıyan ortak bir arkadaşımız yönlendirme yapana kadar…

Geride bıraktığımız 15 güne bakınca emin olduğumuz tek husus şu ki, o da Çiğdem’le yola çıkmak en büyük şansımızdı.

Şimdiye kadar mızıklamasına bile fırsat verilmemiş bir bebeğin, kendi yatağında uyuması için yürütülen bu çaba esnasındaki “ağlamalar” benim için strese dönüştüğünde, Çiğdem ustalıkla esneklik gösterebildi ve hem Rengin’i hem de beni rahatlatabilecek öneri ve destekle süreci kolaylaştırdı.

Uykunun bir “eğitim” konusu olamayacağı ya da süreçteki ağlamaların yaratacağı travmalara (!) dair olumsuzlamalara yanıt vermek bu “Mutlu Son” yazısının konusu olamaz ve olmamalı da. Hoş benim de haddim değil zaten psikologculuk oynamak. Ancak emin olduğum ve gözlemlediğim en önemli şey şudur ki; Rengin kesinlikle eskisinden daha mutlu, huzurlu ve güleç bir bebek haline geldi. Kendi yatağında ve 1,5 saate yakın 2 gündüz uykusu uyuyabildiği ve yarım saatten uzun bir akşam üstü şekerlemesi yapabildiği, uyandığında yine kendi kendine uyumaya devam edebildiği için, uyanık geçirdiği 2-2,5 saatlik zaman dilimlerinde algıları daha açık, neşeli ve öğrenmede adeta sıçrayan bir bebek haline geldi. Ve evet bende artık yemeğimi iki elimi kullanarak ve ailemle aynı sofrada oturarak yiyebiliyorum, yarım saate yakın banyo seansları yapabiliyorum ve hepsi bir yana “kendime” zaman ayırabiliyorum. Böylece kızımla geçirdiğim zamanın kalitesi ve yaratıcılığı uçuşa geçmiş durumda ?

Sözün özü, bu satırları okuyan sevgili ebeveyn: İçiniz rahat olsun ki doğru kişiyi buldunuz. Çiğdem’in uzmanlığına teslim olunuz. Ve hangi ayda ya da yaş aralığında olursa olsun, bebeğinize/çocuğunuza bu alışkanlığı kazanabilmesi için destek olunuz. Zira sizin rehberliğinize ihtiyaç duyduğu bu hayati konuda kat edeceğiniz yol size resimde gördüğünüz Rengin’in ki gibi kocaman bir kahkaha, mutluluk çığlıkları ve huzurlu büyüyen bir bebek/çocuk olarak dönecektir.

İyiki varsın Çiğdem…
Sevgiler…

Seçkin – Çağdaş Koç

BeeAnne Notu: Seçkin, yeni anne olarak, oldukça endişeli ve uyku eğitimi konusundaki önyargıları da her anne gibi dikkate alarak beni aradığında, “Umarım benimle ya da bir başka danışmanla bir an önce eğitime başlar.” demiştim içimden. Zira, mektubunda içtenlikle anlattığı gibi kendisini çok yorgun, tükenmeye yakın hissediyordu. Eğitime başladığımızda, ayına göre oldukça çetin ceviz bir balarısyla karşılaşmıştım, bana ara ara turlar attırdı, ter attırdı ama neyse ki başardık:) Rengin’e hayatımı renklendirdiği iki hafta için teşekkür eder, ballı yanaklarından kocaman öperim. Adın gibi renkli bir hayatın olsun umarım…

BA-Circular-Watermark

0 cevaplar

Cevapla

Sen de bir yorum yap!

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir