

Merhaba,
Ben dünyanın en şanslı kadınlarından biriyim. Çünkü Asya’nın annesi, Çağrı’nın eşi ve artık Çiğdem Hanım’ın danışanıyım. Tahmin ediyorum, bu hikayeyi okuyunca siz de bana katılacaksınız.
Ben her zaman pozitif enerjinin dönüp dolaşıp sizi bulacağına, annenin sakin, soğukkanlı ve mutlu oluşunun bebeğe yansıyacağına inanan bir insanım. Bu yüzden kızımla tanıştığımdan beri, daha yüzyüze görüşmeden, birlikte sayısız uçak ve otobüs yolculuğuyla en az 6-7 şehir, dahası 30 haftalıkken 10 saatlik uçak yolculuğu ile yeni bir ülke bile keşfettik. Ben onun teyzelerinin düğününde kocaman karnıma bakmadan halayın başını çekerken, o da ritme ayak uydurup karnıma tekmeler atıyordu. Tüm bunlardan dolayı tahmin edersiniz ki, küçük hanımın standart bir ailesi yok. Kızımı da farklı yetiştirmek istemememe rağmen, unutmamak gerekir ki o da küçük bir insan ve minik, şirin, pudra rengi fikirleri var. Mesela Asya evi bize göre biraz daha çok sever, biz sohbet tam ballandı derken bize “bakın burada biraz daha oyalanıp durursanız şimdi burayı birbirne katarım” diye küçük tehditkar işaretler verebilir. Bazen bizim kalabalık toplantılarımızın ortasında çığlık çığlığa ağlamaya başlayarak “bunları çabuk evden çıkarın, annemle babamla baş başa kalmak istiyorum” diyebilir. Sakın böyle anlatıyorum diye onu agresif bir bebek sanmayın. Aslında çok uyumlu, sakin ve gözlemlemeyi seven bir bebektir.
Hayır, tabi ki Asya da bazı geceler uyumaz. Sabaha kadar beni ayağa diktiği çok olmuştur. Asla ve asla gece 12-01.00’i görmeden yatmaz. Bazen saatlerce, onun gözümüze baka baka “yardım edin” ağlayışlarını elimizden hiçbir şey gelmeden izlediğimiz olmuştur. Bir gün kafasına eser ve hiç emmek istemez, bir günse tenini tenimden ayırmaya tahammül edemez. Yine de Asya, genelde insanlardan “Allahım ne kadar uslu, öylece durmuş bizi izlemekten başka bir şey yapmıyor”, ya da “sesi var mı bu çocuğun hiç duymadık” gibi yorumlar alırdı.. Ama demek istediğim şu ki; lohusa depresyonu, arkadaş toplantıları, şehirdışı gezileri, aşı ağrıları, gaz sancıları, uykusuz geceler, gözümüzü açamadığımız gündüzler vs. vs. derken inişiyle çıkışıyla, ağlaması ve kikirdemesiyle, kör topal 4.aya ulaştık ama hep mutluyduk..
İnanın ben bir iş konusunda kendime güveniyorsam etrafımda dönen seslere hiç takılmam. Yine de, anneler çok iyi bilirler, o minik parmaklar büyürken etraftan yükselen sesler bitmek bilmez. Hep bir şeyleri yanlış yaptığınız fikrini beyninize aşılamaya çalışırlar. Avm’de, restorantta, komşuda, sokakta bile beni durdurup “giydir, emzir, öyle değil, böyle uyut” diyenler oldu. Çoğuna gülümsemedim diye arkadaşlarımın hep dalga konusu oldum.
Yalnız 4.aydan sonra işler biraz sarpa sarmaya başladı. Asya gündüz uykularını neredeyse 20 dk’ya kadar düşürdü. Defalarca uyuyup defalarca uyanmaya başladı. Uyurken sürekli saç kurutma makinesi sesi istiyordu. Bebekliğinden beri o bizi, biz onu buna alıştırmıştık. Giderek uykusuz ve huysuz bir bebeğim olmaya başlamıştı. Gece uykularını 11.00’e doğru çekti ama hala bir bebeğe göre çok geç yatıyordu. Gece boyu aç olmadığı halde defalarca uyanarak beni yanında istiyordu. Gece onu, aklınıza gelen tüm yöntemlerle 3 saat uyutmaya çalıştıktan sonra mutsuz bebeğim ağlarken ona şefkat gösteremediğim için, bütün gece, hatta bütün hafta, hatta hala vicdan azabı çektiğimi biliyorum. Asya’nın hık demesinden ne istediğini çıkaran ben, artık aç olduğu için mi, uykusuz olduğu için mi, yoksa başka bir sıkıntısı olduğu için mi huysuz olduğunu kestiremiyordum. Bebeğim için bu kadar endişelenirken artık etraftan gelen seslere, eleştirilere de tahammülüm kalmamaya, çok huysuz ve huzursuz hissetmeye başlamıştım. Artık kendimden geçmiştim, bebeğimin “bir şeylere” ihtiyacı olduğunu görebiliyor ama ona yardım edemediğim için çok üzülüyordum.
Okudum, eşime okuttum, kendim uygular mıyım, uygulayamaz mıyım derken huzursuz günlerimiz uzadıkça uzadı ve mesleğimiz gereği çok yoğun çalışan eşim de bana çok yardımcı olamamaya başladı. Uyku eğitimi aldırmaya karar verdiğimizde Asya 5.5 aylıktı ve ben çok yorgundum.
Çiğdem Hanım bir eğitmen evet ama öncelikle bir anne. Profesyonel yardımı boyunca asla sizin ve bebeğinizin duygularını hiçe saymıyor. Her şey bebeğinize özel ve onun ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Yeterince dikkatli ve disiplinli olursanız bir anda, bir bakıyorsunuz ki, siz bebeğiniz ve Çiğdem Hanım süper bir ekip olmuşsunuz. Herkes görevini yapıyor ve her şey yoluna giriyor. Evde herkes uyuyor, hatta o kadar uyuyor ki, boşluktan ne yapacağınızı bile şaşırabiliyorsunuz. Uyuduğu için bebeğinizi özlemeye başlıyorsunuz. Bu süreçte bebeğiniz ağlamıyor mu? Tabi ki ağlıyor. Çünkü o size “anne çok uykum geldi beni yatağıma götürür müsün”, “anne hani emerek/sallanarak/gezerek uyuyorduk, yine öyle yapalım mı”, “anne ben yanağımı sana dayamak istiyorum buraya gel”, “anne ben bu şekilde uyumayı bilmiyorum ve çok sinirleniyorum” demeyi bilmiyor. Sadece ağlamayı biliyor ve o ınga’lardan tüm bunları sizin çıkararak ona yardım etmenizi bekliyor. Bir süre sonra o ınga’lar, “gözlerim ağırlaştı, biraz yorgun hissediyorum, ay kafamı şöyle mi koysam böyle mi koysam” anlamına gelirken kesiliveriyor. Bunları nerden mi çıkarıyorum? Çünkü ben anneyim. Kızımı tanıyorum ve onun ne demek istediğini kimse değil, ben biliyorum.
Bu eğitim için Asya’nın yaşının ne kadar erken olursa o kadar kolay olacağına karar vermiştim ve işim dolayısıyla zorlu bir süreçten geçiyordum. Tüm bunların üzerine benim evimden, gelen giden eksik olmaz. Sürekli onu dışarı çıkarmak, kalabalık ve gürültülü ortamlara sokmak zorunda kalıyordum ve -sınırsız anlayışlı- Çiğdem Hanım’a “yine eve geç kaldık”, “Şu an eve gidemiyorum” demekten utanıyordum. Üstelik Asya sırtüstü-yüzüstü dönmeyi öğreniyordu ve uyku saatleri açısından tam bir geçiş dönemindeydi. Çiğdem Hanım ise kızımı tam olarak onu bekleyen hayata, anne-babasının kafasına hazırlamak için elinden geleni yaptı. Anlayacağınız bu zorlu şartlarda uyumayı öğrenen kızımı artık bu yoldan kimse alıkoyamaz.
Artık işe başladım. Şu an kızıma Çiğdem Hanım’a “bilmiş” gözüyle bakan annem, yani Asya’nın anneannesi bakıyor. Bugün teyzeme telefonda Asya’nın nasıl mutlu ve kısa sürede ağlamadan uyuduğunu anlatıyordu. Asya ona bir bebeğin nasıl uyuması gerektiğini öğrettiğinden beri kucakta tutarsa ya da sallarsa Asya’nın uyumamasından korkar oldu. Kızım işten gelince beni, kahkahalar atarak karşılıyor. Uyandığında mutluluğunu ağzını kocaman açıp gülerek gösteriyor. Bana ve eşime ise, arkamıza yaslanmak, olan biteni keyifle izlemek ve akşam erkenden uyuyan kızımızı sabaha kadar özlemek düşüyor.
Çok, çok, çok teşekkür ederiz Çiğdem Hanım. Tanıştığımıza çok ama çok memnun olduk:)
Asya’nın Annesi – Ceren Buğlem Elgörmüş
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Baktım, hep anneler teşekkür etmiş, bu çocukların bir de babaları var. Lütfen bizi ötekileştirmeyin efenim dedim ve yazmak istedim. Saksı değilim ben benim de söyleyeceklerim var beni de dinleyin babayım ben baba! Ufff ufff ufff… Tamam, sakinledim yazabilirim.
Yavrumuz son zamanlarda düzenini bozmuş, ufak ufak uykularla günlerini geçirmeye başlamıştı. Dur demenin yolunu
-Allah yukarıda- eşim benden onyüzmilyon kat daha fazla arıyordu. Havanın güzel, güneşin tepede olduğu günlerden birinde Buğlem sizden bahsetti, uyku eğitmeni, Beeanne. Yurtdışında eğitim falan… Aklıma ilk gelen ne oldu tahmin edin:)
-Kaç para ki acaba?
-İnsanlar ne işler buluyorlar kendilerine?
-Bizimki de meslek mi?
-Aileden kimi eğitime göndersek gelse o da yapsa bu işi?
Sonra aramaya karar verdik ve Buğlem yanımda tuşladı numaranızı, ilk saniyelerde muhabbetiniz ne ara o noktaya geldi bilmiyorum ama bir kahkaha sesi koptu hatundan, hop dedim n’oluyo yahu?
1 hafta sonra…
Asyam’ı yatağa koyuyorum, ortalama 5 dakikada tak uyuyor, şarkı türkü yok, telefondan saçma sapan sesleri açma yok, kesik kesik uyumak yok, REM uykusunun gözüne gözüne vuran bir Asya var ve biz cidden çok mutluyuz.
İşinizi hakkıyla yaptığınız için, Asyamız’ı daha bir güzelleştirdiğiniz için, yavrumuzun daha mutlu bir kuzu olmasındaki katkınızdan ötürü, bu ailenin babası olarak teşekkürü bir borç bilirim.
İyi ki sizi tanımışız.
Ek1: Yazdıktan sonra fark ettim, eklemek istediklerim var. Sevgili anne babalar eğitim sürecinde yavrunuz biraz ağlayacak, ağladığı zamanlarda dişinizi sıkmanız gerekecek ve emin olun hiç pişman olmayacaksınız.
Ek2: Sevgili eşimin eğitim sürecindeki sabrı, kurallara uyumu ve özverisi on numara beş yıldızdı huzurlarınızda onu ne çok sevdiğimi bir kez daha söylemek isterim.
Asya’nın Babası – Çağrı Elgörmüş
BeeAnne Notu :Hiç unutmuyorum, çok yoğun bir günde öğle saatlerinde Buğlem Hanım’ın kendisini tanıtmasından sonra, “bu nasıl bir enerji, bu nasıl bir pozitif bir ses” demiştim kendisine…
Gerçekten, kendisinden aldığım enerjiyle o gün bütün bebeler daha bir güzel uyudu:)
Çok ama çok keyifli bir eğitim süreci geçirdik, dertleştik, paylaştık, Asya uyudukça keyiflendik; zor anlarda kenetlendik, daha ne olsun! Doktorluk mesleği sanırım ayrı bir disiplin veriyor ki Buğlem Hanım’ın ve arkada gizli kahraman Çağrı Bey’in eğitim sürecindeki disiplini, sonuca odaklı yaklaşımları hepimize çok yardımcı oldu.
Çağrı Bey ayrıca bir baba mektubu ile duygularını paylaşmış, bir ilki gerçekleştirmiş; çok ama çok teşekkür ederim her ikisine de güzel sözleri için. Belli ki Çağrı Bey, ailedeki gençleri bu mesleğe yönlendirecek, ne mutlu!
Minik balarımız, esas kahramanımız Asya’yı sevgiyle kucaklıyor, uyuyarak, sevgili anneannesinin de artık bana daha sempati ile bakmaya başlamasına sebep olduğu için kocaman öpüyorum. Sevgilerimle…
Cevapla
Sen de bir yorum yap!